Neoklasik resmin kökleri 18. yy la dayanır. Ve 19. yy ın ortalarına kadar devam eder. Gelişim nedenlerinden biri arkeolojik araştırmaların ve buna bağlı kazıların artışıdır. Yunan ve Roma dünyasına duyulan ilgi sistematik hale dönüştü. Araştırmalar sonucunda incelemeler yayınlanmıştır. Okunmasına izin verilen bu incelemelerle halkın antik Yunan’ın abidelelerini tanıma başladı. Alman sanat tarihçi JohannJoachim Wincklemann Yunan eserlerinin taklitlerinin resme ve heykele yansıması isimli kitabını Dresden’de yayınladı. Yazılarında, betimlemede aşırılığı kusur sayan Yunan sanatına dikkat çekerek sanatın “soylu sadeliği” ve “ağır başlı” azameti özenmesi gerektiğini savundu. Ona göre insanlığı temsil eden doğal güzelliğin tersine kusursuz olan güzelliğin, kutsal olanın betimlenmesini önerdi. Bu kusursuz resimlerdeki ilk betimlenişlerden biri eski uygarlık aşkı yüzünden Roma’ya yerleşen başka bir Alman Antonraphael Mengs’in çalışmasında görülür. Bu sanat ekolü 18. yy ın karmaşık kültürel bağlamında Barok tarzın aşırılığına ve Rokoko’nun dünyevi ve erotik karakterine tepki olarak gelişmeye başladı. Kahramanlık temalarının yerini antik tarih temaları aldı. Barok ve Rokoko’daki renk etkileşiminin ve baş döndürücü kompozisyonları yerini çizgiye, ışık-gölge tekniğine ve insan vücudunun klasik oranlarına dayalı sert kompozisyonlar aldı. Aynı zamanda uygulamalarında Rönesans resim tekniklerine döndüler. Neoklasik ressamlar antik mimarinin, kostümün ve sanat eserlerinin titiz ve dikkatli yapılmış yorumuna erişebilmek için Raphaello, Correggio ve hatta Carraccis’in tarzına döndüler. Neoklasisizmle birlikte dizayn, ışık-gölge tekniği, klasik oranlar ve gerçekçi perspektif resmin temel öğeleri haline geldi. Ele alınan tema ister mitolojik ister tarihi olsun, bunlar ozamandan sonra resmi sanat eğitimine göre bir ressamın uymak zorunda olduğu kurallardı. Oryantalist tema bile çalışılıyor olsa figürler mutlaka standart oranlara, ışık-gölge tekniğinin geleneksel kullanımına estetik yorumuna uygun olmalıdır.
Romantizm sürekli değişen dünyada insan soyunun ve sanatının yerini tanımlamak isteyenler tarafından benimsenmiştir. Akademizm ise değişime karşı çıkan sanatın sosyal ve kültürel konumunu koruması gerektiğini savunanlar tarafından destekleniyordu. Sanata karşı alınan bu tutumlar 19. yy politikasının karmaşıklığını da yansıtır. Bazı sanatçılar bu kurallardan rahatsız olmaya başlamışlardı. Bunlar arasında romantik ressam olarak bilinen Eugene Delacroix kendini klasik temalardan uzak tutmuş daha geleneksel olan ışık-gölge tekniğine bağlı kalmadan figürlerine doğrudan boya kullanarak biçimlendirdiği bir yöntem kullanmaya ve işlerini drama ve dinamizm hissiyle doldurmaya başlamıştır. Özgürlükle ilgili romantik düşünceler modern tarihi yanı sıra orta çağ tarihine ve diğer çağdaş uygarlıklara duyulan ilgi yeni kompozisyon üsluplarının ve orijinal konuların gelişmesine yol açtı. Bu akımın en önemli sanatçıları Fransisko Goyan, Teodore Gericault, Eugene Delacroix’dir.
Neoklasizm ve Romantizm Dönemi Sanatçıları
Anton Raphael Mengs Benjamin West
Caspar David Friedrich Eugene Delacroix
Francisco Goya y Lucientes Francesco Hayez
Girodet-Trioson (Anne-Louis Girodet de Roucy) Jasques-Louis David
Jean-Auguste-Dominique Ingres Jean-Baptiste Greuze
Joseph Mallord William Turner Johann Heinrich Füssli
Marie-Guilhelmine Benoist Theodore Gericault
William Blake